Tarihçe
Taksim Toplantıları, 1977 yılında başlamıştır ve Türkiye’nin en eski düşünce kuruluşudur.
Taksim Toplantıları’nın ilk Düzenleme Kurulu’ndan itibaren görev yapan Prof. Dr. Nurettin Sözen, Prof. Dr. Selçuk Erez, Tarhan Erdem ile Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu ve Prof. Dr. İrfan Devranoğlu bugünkü Kurucular Kurulu’nu oluşturmaktadırlar.
Oktay Ekşi ve Prof. Dr. Metin Sözen de önceki dönemlerde görev almışlardır.
Taksim Toplantıları, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefe ve ilkeleri ile uyumlu, kuruculara sevgi ve saygısı tartışmasız, kendi alanlarında uzman, bağımsız düşünme niteliklerine sahip, örgütlü toplum inancının taraftarı, önerilerek seçilen ‘demokrat’ kişilerden oluşan bir ‘düşünce atmosferidir’.
Taksim Toplantıları ‘Üyeleri’ ve ‘Konuklar’, üniversite öğretim üyeleri, medya mensupları, sendika ve meslek örgütlerinin temsilcileri, yerel yöneticiler, sanatçılar, iş insanları ve diğer aydınlardan oluşmaktadır.
Taksim Toplantıları’nın ‘uygar ortamı’ demokratik hoşgörü ve işbirliğinin gelişiminde Türk siyasi tarihinde birçok defa önemli katkılar sağlamıştır:
12 Eylül 1980 öncesi toplumsal–siyasi kamplaşmanın yoğun döneminde, Kurucu ve Üyelerin çoğunluğu sosyal demokrat kimlikleriyle bilinmelerine rağmen, Süleyman Demirel Adalet Partisi Genel Başkanı olarak Taksim Toplantıları’na davet edilmiş ve birbiriyle ‘tartışmalı’ iki kesim, demokratik bir fikir ve etki değişimi gerçekleştirmiştir.
Nitekim Süleyman Demirel’in siyasi yasaklı olduğu ve Bursa ve Marmara çevre Baroları tarafından beraberce düzenlenen bir toplantıda son anda konuşmasının iptal edildiği bir dönemde kendisine Taksim Toplantıları ‘demokrasi kürsüsü’ açmış ve yasakların kaldırılması sürecine önemli bir aşama sağlamıştır.
Başbakan Turgut Özal kürsüde Onur Konuşmacısı olarak konuşurken, muhalefet partisi lideri Prof. Dr. Erdal İnönü’nün dinleyici olması, kendisini TRT Genel Müdürlüğü’nden görevden alan Süleyman Demirel’e, İsmail Cem’in güncel sorular sorup, alkışlaması, Türkiye’nin en büyük sanayicisi Vehbi Koç ile ‘sosyalist’ Doğu Perinçek’in beraber oturarak toplantı izlemesi o gün için ‘farklı’ etkileri olan tutumlardır.
Ekim 1991 Genel Seçimleri sonrasında kurulan Doğru Yol Partisi–Sosyal Demokrat Halkçı Parti koalisyonun sosyal, psikolojik zemini de Taksim Toplantıları’nda bu iki köklü siyasi akımın yönetici ve mensuplarının geliştirdikleri işbirliği, dostluk ve demokratik dayanışma anlayışı ile kurulmuş, güçlenmiştir.
Taksim Toplantıları’nın geçmişinden gelen misyon ve gücü ile önümüzdeki yıllar Türkiye’si açısından taşıdığı değer ve önem bulunmaktadır.
Türkiye’de demokratikleşme ve evrensel hukuk normları çerçevesinde gelişmelerin sağlanması Taksim Toplantıları’nın da katkı sağlayacağı çabalarla zenginleşecektir.
Taksim Toplantıları, çağdaş dünyanın yükselen değerlerine inanan, demokrasiye içtenlikle bağlı, laik, sosyal, hukuk devleti kavramlarını benimseyen ve özümseyen bütün siyaset, meslek, iş ve akademik örgütlenmelerinin öncü kimliklerinin, kurumsal veya kişisel olarak davet edilerek dahil olabildikleri bir iletişim ve ‘düşünce merkezi’dir.
Taksim Toplantıları, sistematik anlayış ve işbirliği zemini geliştirilmesi ve yarınki Türkiye’nin ‘toplumsal sözleşmesi’ için verimli şekilde yararlı öneriler ortaya konulmasına katkı çabasındadır.
Taksim Toplantıları’nın Üyeleri aydınlık geleceğin bilgili ve etkili mimarları ve kadroları olacaklardır.